19 Ekim 2010 Salı

GALATASARAYDAN TEKLİF ALDIM

Galatasaray'ın eski futbolcularından Hakan Şükür, Galatasaray'dan Sportif Direktörlük teklifi aldığını açıkladı.
Hakan Şükür, dün Galatasaray Yönetim Kurulu toplantısından önce Galatasaray Spor Kulübü İkinci Başkanı Mehmet Helvacı ile bir araya geldiklerini ve kendisine sportif direktörlük teklif edildiğini söyledi. Deneyimli golcünün, bu konuyla ilgili net kararını henüz vermediği öğrenildi.
Ntv Spor kanalına canlı telefon bağlantısıyla katılan Ntv Spor müdürü Haluk Yürekli, Hakan Şükür'e kısa süre önce telefonla ulaşma imkanı bulduğunu ve kendisine Galatasaray İkinci Başkanı Mehmet Helvacı tarafından Sportif Direktörlük teklifi yapıldığını söylediğini açıkladı. Hakan Şükür'ün teklifin detaylarıyla ilgili bilgi vermediğini belirten Yürekli, deneyimli oyuncunun teklifi düşünme aşamasında olduğunu kaydetti.
Çimleri serilen ve sulama işlemi devam eden Türk Telekom Arena'da sona gelindi.

İnce işçilikte inşaat çalışmaları hızla devam ederken, çevre düzenlemeleri ve koltukların montajı sürekli bir şekilde yapılıyor. Çalışmaların planlandığı gibi 29 Ekim’de bitirilmesi bekleniyor. Daha sonra kurulacak komisyon, stadın şartnameye uygunluğunu inceleyecek ve onay verilmesi halinde devir teslim işlemleri tamamlanacak.

4 Ekim 2010 Pazartesi

Misimoviç moralsiz

Galatasaray'da bekleneni veremeyen Misimovic, formunu yakalamaya çalışıyor.

Galatasaray’ın büyük umutlarla transfer ettiği Zvjezdan Misimoviç, geldiği günden beri bir türlü bekleneni veremedi. Sarı-Kırmızılı formayla çıktığı maçlarda, Wolfsburg’da gösterdiği performansın yakınından bile geçemeyen Bosnalı yıldızın, oldukça moralsiz olduğu öğrenildi. Türkiye’de oynanan futbolun son derece sert olmasından yakınan başarılı futbolcu, henüz takıma tam anlamıyla adapte olamadığını söyledi. İlerleyen haftalarda performansını artıracağına inandığını söyleyen Bosnalı yıldız, kendisine güvenenleri yanıltmayacağını ifade etti.

Rijkaard'a 4 alternatif

Galatasaray'da koltuğu iyiden iyiye sallanan Frank Rijkaard'ın yerine 4 adayın ismi geçiyor...
Abdullah Avcı

İstanbul Belediye’de oldukça başarılı işlere imza atan Abdullah Avcı’nın Galatasaray’ın başına geçmesi için camiadan büyük bir baskı var.

Galatasaray altyapısında yıllarca görev yapan Abdullah Avcı, 2006’dan bu yana çalıştırdığı İstanbul Belediye’yi Süper Lig’in en tehlikeli takımlarından biri haline getirdi. Kısıtlı bütçesine rağmen büyüklere kafa tutan, ofansif futbol oynatan Avcı’nın adı daha önce de bir çok kez Sarı-Kırmızılılar’la anılmıştı. Özellikle camia içerisinden Abdullah Avcı’nın göreve getirilmesi için yönetime büyük bir baskı var. Kulübün ileri gelenlerinin önemli bir bölümü, artık yeni isimlere şans verilmesi gerektiği düşüncesinde. Genç çalıştırıcı Galatasaray’da çalışmak istiyor ancak tek şartı uzun süreli bir kontrata imza atmak.




Kötü günler geçiren Galatasaray`da Frank Rijkaard`la yolların ayrılması halinde, teknik direktörlük için adı geçen isimlerden sizce hangisi Sarı-Kırmızılı takımın başına getirilmeli?
Son Durum
Pollemik - Anket Sitesi

Niang kaç gol atar?

Ligde fırtına gibi esen Niang için taraftarlar “Böyle giderse kral olur” görüşünde. Senegalli yıldızın bu sezon kaç gole ulaşabileceğini Fenerbahçe'yi yakından tanıyan 3 otoriteye sorduk...

Marsilya’dan transfer edildiğinde taraftarları ayağa kaldıran Niang, takıma ısındıkça ne kadar kaliteli bir golcü olduğunu gösteriyor. Son iki sezonda Güiza’dan çok çeken Sarı-Lacivertliler’e adeta ilaç gibi gelen tecrübeli forvet, Fransız basınının ilgisini çekmeyi de sürdürüyor. Son olarak L’Equipe, ‘Niang durmayacak’ başlıklı bir haber yaparak, “Gollerine Türkiye’de de devam ediyor. Marsilya eski kaptanı Gençlerbirliği maçını da boş geçmedi ve krallık yarışında zirveye oturdu” ifadelerini kullandı. Sarı-Lacivertli taraftarlar da şimdiden “Niang ligde kaç gol atar?” sorusu üzerine fal bakmaya başladı.




Süper Lig`de 7 haftada 7 gole ulaşan Fenerbahçe`nin Senegalli forveti Mamadou Niang, sizce bu sezon ligde en az kaç gol atar?
Son Durum
Pollemik - Anket Sitesi

İşte Hiddink’in istediği Türkiye!

NEWSWEEK Türkiye'den Simon Kuper'e konuşan Hiddink’e göre Türk futbolcuların en büyük zafiyeti

sadece eldekini korumaya çalışmak
Almanya ve Azerbaycan maçları öncesi, Hollandalı teknik direktörün Türkiye’de neler yapabileceği üzerine bir söyleşi...
Türkiye A Milli Futbol Takımı’nı, Euro 2008’de bitmeyen bir enerjiyle alışmadığımız bir oyun sergilediğinden beri izlememiştim.
Habertük'ün haberine göre; Kadıköy’de Belçika’yla oynanan maç için vapurla karşıya geçmek dünyadaki en iyi yolculuktu. Tabii işle ev arasında saatlerce yolculuk yapan İstanbullu bir çalışan olmadığınız sürece. Ramazan ayının takım üzerindeki etkisi görünüşe göre fazla değildi. Hakan Şükür’ün, oynadığı zamanlarda toplu iftar düzenleyip gençleri oruca teşvik ettiğini duymuştum.
Şimdiki Milli Takım oyuncuları da en az eskiler kadar dinine bağlı; ister Philadelphia ister Astana’da olsunlar, cuma namazı için illa bir cami buluyorlar. Ama bu Ramazan’da oruç tutmadılar. Sanırım modern futbolun gittikçe daha fazla fizik güç gerektirdiğinin farkındaydılar. Bu da Türk futbolunun Avrupa’ya yakınlaştığının bir belirtisi.
Hiddink’in işi bu takımı daha da Avrupalı yapmak. Maçtan önce, kenarda otursa da hâlâ takımın liderlerinden olan Nihat Kahveci beni uyarmıştı: “Sürekliliği olmayan bir takımız. Bir maç çok iyi oynuyoruz, bir sonrakinde kötü. Hiddink ise devamlılık istiyor; bir de Avrupa tarzı daha hızlı pas yapan bir takım.”
 Hollandalı çalıştırıcı oyuncularına durmadan futbolun üç aşamasından bahsediyor: “Topa sahip olduğunuz zaman, olmadığınız zaman ve aradaki zaman.” Hiddink’e göre, sonuncusu bir takımın diğerine topu kaptırdığı zaman demek ve muhtemelen oyundaki en yaşamsal an. Topu kazanan, rakip savunma yerleşmeden hemen atağa kalkmalı. Nihat “Buna çalışmalıyız” diyor.
Nihat haklı. Belçika karşısındaki Türkiye henüz bir Hiddink takımı değildi. Özellikle savunmadakiler hâlâ kendi yarı sahalarında Hiddink’in nefret ettiği türden paslar yapıyordu. Hiddink’in Türk futboluna uyarlamaya çalıştığı Hollanda veya İspanya takımlarında görebileceğimiz üçgen paslardan da çok az görebildim. Maçta dünya yıldızı standartlarında oynayan iki oyuncu vardı: Biri Türkiye’nin Messi’si Arda; koşuları gole giden en kısa yoldan. Diğeri, Avrupa’daki yılların ardından ileriye daha hızlı pas atabilen Emre. Ama Emre takımın taklacı güvercini; sert durdurulunca kendini yere atıyor. Hiddink onun Xavi ve Iniesta gibi tekme yese de ayakta kalabilmesini istiyor. Hamit Altıntop dışında Türk takımı fiziki güç konusunda da sıkıntılı. Hiddink’in Almanya’da geleneksel Alman fizik gücüne sahip Türk kökenli oyuncu aramasına şaşırılmamalı.
İŞTE İSTEDİĞİ TÜRKİYE
Hollandalı çalıştırıcı, Türkiye’yle çalışmaya daha yeni başladı. Güney Kore, Rusya ve Avustralya’daki geçmişi, onun en beklenmeyecek adaylara bile hızlı, fiziksel güce dayalı Batı Avrupa futbolunu yerleştirdiğini gösteriyor. Türkiye’de yapabileceklerine dair küçük bir örnek de vardı Belçika maçında. İsmail Köybaşı, bir Belçika pasında araya girdiğinde yarı sahasında güvenli pas yapmak yerine Belçikalıların yerleşmesinden önce ani bir hücum fırsatı gördü. Sol kanattan ileri çıktı, Hamit’e yerden bir pas attı ve o da ikinci denemesinde golü attı. Bu, top çalmaydı; gerçek bir Hiddink golü. Hiddink’in istediği Türkiye bu.
HİDDİNK ÇOK İSTEKLİ 
Guus Hiddink’le İstanbul’da buluştuk. Görüşme röportajdan çok sohbet havasında geçti. Hollandalı çalıştırıcı o kadar rahat, sakinleştirici ve acelesiz ki, o etrafta olunca sanki zaman duruyor. Doğuştan sosyal Hiddink, insanlarla iletişim kurmaya çok istekli. Ay yıldız, yakasına taktığı son bayrak. Klasik içeceği cappuccino sonrası arkasına yaslanıp başında bulunduğu yeni ve muhtemelen son milli takım hakkında görüşlerini anlattı. Bazı bölümler.
GERİYE DÖNMEYE ALIŞMIŞLARDI
Türkiye’deki futbol hâlâ yavaş ve yumuşak mı?
Hayır, lig 20 sene önce Fenerbahçe’nin antrenörü olarak buraya ilk geldiğimden beri daha yoğun. Bazı maçları izledim, topu kazandıkları zaman hızla ileri gitmeye çalışıyorlar. Bu iyi. Geçmişte, topu kazanmak demek önce en gerideki oyuncuya garanti pas ardından yüksek ihtimalle herkesten 20 metre geride olan liberoya pas atmak demekti. Abartıyorum! Yine de eskiden atağı başlatmadan önce geriye dönmeye alışmışlardı.
TÜRKİYE'Yİ NEDEN TERCİH ETTİ?
Dünyanın en iyi takımları arasında yer almayan Türkiye’yi neden seçtiniz?
Geçen yıllarda geriledikleri için en tepede değiller. Ama burada işin başındaki insanlar ciddi bir izlenim bırakıyor. Bunu beklemiyordum. Organizasyon, maç sonuçlarından daha profesyonel. Büyük ülkelerden de fazla teklif yoktu. Burası bir futbol ülkesi fakat uluslararası düzeyde değil. FIFA sıralaması bir şeyler söylüyor; sanırım 28. sıradalar.
Türkiye’nin Avrupa’nın büyük takımlarında oynayan fazla oyuncusu yok.
İlk 11’de yer bulmak konusunda çok sıkıntı çekiyorlar. Düzenli olarak oynayanlarsa genellikle 12 yaşından beri Batı Avrupa futboluyla yetişti; Bayern’den Hamit Altıntop gibi. Böyle oyuncular devamlılık konusunda daha donanımlı.
"ANTRENMANLARDA SAAT TAŞIMAM"
Yani Almanya veya İngiltere’ye açılan Türk futbolcular oradaki hız ve sertliğe alışamıyor mu?
Evet. Burada futbolcuların birbirlerine iyi davrandığı çok hoş bir kültür var ve bence bu antrenmanda da görülüyor. Mayıs’ta Amerika’da turnedeyken asistanımın “Bugün ağır çalıştık” dediğini duydum. Antrenmanlarda saat taşımam. Amerika’da futbolcular iki buçuk saattir antrenman yaptığımı fark edince, bana saat hediye etmek istedi. Sanırım burada sadece eldekini korumak için çalışıyorlar. Takımın birbirini şımartıp rahata alıştırdığını fark ettim. Maç antrenmanında biri darbe aldığında, oyuncu yere düşüyor ve üç ya da dört sağlık ekibi çantalarıyla her yönden ona koşuyor. Kırılan bir bilek falan yok ki. Oyuncular yerde kalmayı seviyor. Bu diğerlerine iki dakikalık bir mola sağlıyor. Bunlar küçük şeyler ama önüne geçebilirsen daha yüksek bir seviyeye çıkarsın.
"BATI AVRUPA FUTBOLU STANDART"
Milli takım kariyeriniz, Batı Avrupa futbol anlayışını bilmeyen ülkelere bunu öğretiyormuşsunuz gibi gözüküyor.
Çünkü Batı Avrupa futbolu standart. Bunu Kore’de de yaptım. Bir noktadan sonra Kore’de (bir şey talep ederken fazla kibardılar) “2002 Dünya Kupası’nda ilk 16’ya kalabilmeliyiz” demişlerdi. Talep buysa, o 16 takımın standardında çalışmalısınız. Biz de onlar kadar sert antrenman yaptık, aynı tip oyuncuları kadroya aldık, çalışmak için aynı koşulları yarattık…
Türkiye, antrenör olarak son işiniz mi?
Evet, sanırım öyle olmak zorunda. Yaşımdan ötürü (63) kariyerimde büyük ve ilginç bir zıplama yapacak halde değilim.
NEWSWEEK TÜRKİYE / Simon KUPER

Burası Trabzon,Viyana Değil

                TRABZONSPOR 1 - 0 BEŞİKTAŞ
Trabzon'dan yayın yapan yerel gazeteler, Spor Toto Süper Lig'in 7.Haftasında Beşiktaş karşısında alınan galibiyete geniş yer ayırdı.

Günebakış Gazetesi, "Burası Trabzon, Viyana değil" ve "Mustafa uçtu kartal düştü" başlıklarını atarken, Kuzey Ekspres, "Kara kartalı havada vurduk" başlığını kullandı.
Karadeniz Gazetesi, "İşte Trabzon budur!", İlkhaber Gazetesi ise, "Güneş'in son kahramanı Mustafa'nın armağanı" manşetini kullandı. Taka Gazetesi de, "Aslan Mustafa'm çaktı, Trabzon ayağa kalktı"başlığıyla Beşiktaş galibiyetini okuyucularına aktardı.